Evde Zaman Nasıl Hızlı Geçer?
Evde zamanın hızlı geçmesi, aslında hepimizin zaman zaman düşündüğü ama pek de sorgulamadığı bir konu. Kimisi evde kaldığı zamanın nasıl bu kadar hızlı geçtiğini anlamazken, kimisi ise “ne zaman geçecek bu günler” diye isyan eder. Peki gerçekten evde zaman nasıl hızlı geçiyor? Bunun ardında yatan sebepler ne? Ve evde zamanın hızlı geçmesinin, ya da geçmemesinin, aslında iyi mi kötü mü olduğu üzerine tartışmaya girmeye değer mi? Gelin, hep birlikte bakalım.
Evde Zamanın Hızlı Geçmesinin Güçlü Yanları
İlk olarak, evde zamanın hızlı geçmesinin iyi taraflarına değinelim. Öncelikle, zamanın hızla geçmesi, sürekli bir koşuşturma içinde olmadığınızı, rahatlayabildiğinizi ve hayatta biraz duraklama şansı bulduğunuzu gösteriyor. Evde zaman geçerken her an bir şeyle meşgul olmak zorunda değilsiniz. Tabii ki bu, evde gerçekten rahat olabilenler için geçerli; eğer evdeki işler, iş telefonları, sosyal medya ya da başka bir şekilde sürekli meşgulseniz, işler değişebilir.
Evde zamanın hızlı geçmesi, hayatın o kısımda bir tür kaybolma hissi yaratması da olabilir. Yalnız kalma ve kendi başınıza olma fırsatını veren evde zaman, “dış dünyadan” uzaklaşıp, zihinsel bir arınma yapmanıza olanak tanıyabilir. Bu yüzden belki de günümüzün en popüler kavramlarından biri “home office”… Evde iş yaparak daha verimli olabiliyoruz, çünkü dışarıdaki engelleri, rahatsızlıkları ve boğucu ofis atmosferini ortadan kaldırıyoruz.
Evde Zamanın Hızlı Geçmesinin Zayıf Yanları
Ama burada işler biraz çetrefilleşiyor, çünkü evde zamanın hızlı geçmesi, bazen kişinin “hayatını yaşayamıyor” olma hissini doğurabilir. Bir yerde bir şeyler kaçıyormuş gibi hissediyorsunuz. Evdeyken rahatlayabilirsiniz ama dışarıda bir şeyler oluyor, hayattan kopmamak için sürekli bir şeylere yetişmeye çalışıyorsunuz. Bu tür bir temposuzluk, bazıları için boğucu olabiliyor. Ne de olsa dışarıda dünya bir şekilde dönüyor, insanlar bir şeyler yapıyor, siz de bir şekilde orada olmalısınız, değil mi? Yani evde zamanın hızla geçmesi, aslında dış dünyadan kopanlar için bir tür “yavaş ölüm” gibi de olabilir.
İzmir’de yaşamaktan kastım sadece deniz kenarına gidip çay içmek değil, aynı zamanda şehirdeki enerjiden de bir şeyler almak. Evde zaman geçerken bu enerjiyi kaybettiğinizde, evet, biraz tıkanıyorsunuz. Hangi kitapları okuduğunuz, hangi diziyi izlediğiniz önemli olabilir ama gerçekten dışarı çıkmadığınızda, sadece “günü yaşamak” artık bir anlam ifade etmemeye başlıyor. Sosyal medya üzerinden tartışmalar yaparak zaman geçirebilirsiniz, evet. Ama gerçek, fiziksel etkileşimleri de yaşamazsanız bir süre sonra o “online varlık” olma hali de sıkıcı hale gelebilir. Ve bu sıkıcılığın farkına vardığınızda, zamanın “yavaş geçiyor” olduğunu fark edersiniz.
Evde Zaman Geçirmenin Gerçekten Hızlı Olması İyi mi?
Düşünsenize, günün birinde tamamen evde geçirdiğiniz bir hafta sonunda, “Ne yaptım ki ben?” diye sormak zorunda kalmıyor musunuz? Ve cevaplar birbirine benzeyebilir: bir dizi, birkaç kitap, biraz temizlik, ama hiçbir anlamlı gelişme olmadan… O zaman, gerçekten evde zaman hızlı mı geçiyor, yoksa bizim algımız mı bu kadar hızlı kayıyor? Evde geçirilen zaman, kişisel gelişim için yeterli mi, yoksa dış dünyada kaybolmanın verdiği adrenalin ve dinamizm eksik mi?
Bence sorun şurada: Evde zaman geçirdikçe, dış dünya ile olan bağımız zayıflıyor. Bu bağ kayboldukça da zaman daha hızlı geçiyor gibi hissetmek, aslında gerçekten kaybolan bir şeylerin farkına varmamızı engelliyor. Evde zaman nasıl geçerse geçsin, önemli olan, nasıl geçirdiğimizdir. Bir dizi izlemek, kitap okumak, temizlik yapmak… Bunlar zamanın farkında olmadan geçtiği aktiviteler olabilir, ancak ne kadarını gerçekten “kendi” hayatınıza katıyorsunuz?
Sonuç: Evde Zaman Hızlı Geçiyor Ama Bunu Kendi Yararımıza Kullanmalıyız
Evde zamanın hızlı geçmesi, aslında hem bir nimet hem de bir tuzaktır. Eğer evde geçirilen zamanı kişisel gelişim, dinlenme, kendinizi yeniden keşfetme fırsatı olarak görürseniz, o zaman zaman gerçekten hızlı geçer ve faydalı olur. Ama eğer sadece dışarıdaki dünyadan kaçma aracı olarak kullanıyorsanız, bir süre sonra o hızlı geçen zamanın sonunda boşluk hissiyle yüzleşebilirsiniz.
Sonuçta, evde zamanın hızlı geçmesi, tamamen sizin nasıl değerlendirdiğinizle ilgili. Belki de evde geçirilen zamanın “hızlı geçmesi” üzerine biraz daha derin düşünmeli ve bunun bizde bıraktığı hissiyatı anlamalıyız. Kim bilir, belki de bu hızla kaybolan zaman, gerçek soruyu sormamıza neden olacak: “Zamanı daha iyi nasıl kullanabiliriz?”