İbni Haldun Üniversitesi Kimin? Farklı Yaklaşımlarla Bir Değerlendirme
İbni Haldun Üniversitesi, Türkiye’nin önemli eğitim kurumlarından biri olarak son yıllarda oldukça dikkat çekiyor. Ama bu üniversiteyi kim kurdu, kimlerin sahip olduğu veya bu üniversitenin kimliği tam olarak nedir? İçimdeki mühendis ve içimdeki insan bu soruya farklı bakış açılarıyla yaklaşıyor. Bir tarafta analitik bir bakış açısı, diğer tarafta ise insani bir yaklaşım var. Gelin, bu iki farklı perspektiften İbni Haldun Üniversitesi’ni inceleyelim.
İçimdeki Mühendis: İbni Haldun Üniversitesi’nin Sahipleri ve Kuruluşu
İçimdeki mühendis, olayları net, somut verilere dayalı bir şekilde görmek ister. İbni Haldun Üniversitesi’nin kimin olduğu sorusuna, öncelikle kurumsal bir perspektiften bakalım. Üniversite, 2015 yılında İstanbul’da kuruldu ve ismini, tarihi açıdan önemli bir düşünür olan İbni Haldun’dan aldı. İbni Haldun’un tarih, sosyoloji ve ekonomi gibi alanlarda geliştirdiği teoriler, üniversitenin akademik vizyonuna yön veriyor. Burada oldukça önemli bir nokta var: Üniversitenin kurucusu olan ve onun yönetiminde olan kişiler, çoğunlukla iş dünyasından, akademik dünyadan ve toplumsal değişimle ilgilenen insanlardan oluşuyor. Peki, kim bu insanlar?
İbni Haldun Üniversitesi’nin kurucuları arasında işadamları ve girişimciler bulunuyor. Yani, üniversitenin sahipliği, genellikle iş dünyasıyla bağlantılı. Üniversitenin kurucusu ve rektörü olarak görev yapan isimler, hem eğitim camiasında hem de iş dünyasında tanınmış kişiler. Bu bakış açısıyla, üniversiteyi kuranların temel amacı, yüksek kaliteli bir eğitim sunmak ve toplumda derinlemesine bir bilimsel düşünce anlayışını yaymak. İçimdeki mühendis böyle diyor: Bu, tamamen stratejik bir girişim. Bilimsel bir temele dayalı olarak, topluma hizmet eden bir kurum yaratılmış.
İçimdeki İnsan: İbni Haldun Üniversitesi ve İnsanlık Hedefi
Ama içimdeki insan tarafım daha farklı düşünüyor. Eğitim ve üniversite, sadece birer yapı değil, aynı zamanda insan olmanın bir aracı olmalı. İbni Haldun Üniversitesi’ni sadece kurucularının iş dünyasındaki başarılarıyla değil, insanlara ne sunduğuyla da değerlendirmek gerek. İbni Haldun’un felsefesi, tarihsel ve toplumsal olayları anlamak ve insanları daha iyi bir geleceğe taşımak üzerineydi. İnsanı merkeze alarak yapılan bir eğitim sistemine ihtiyacımız var.
Böyle bakıldığında, İbni Haldun Üniversitesi, özellikle sosyal bilimler alanında önemli bir vizyon taşıyor. Eğitim anlayışında sadece bilgi aktarımı değil, bireylerin entelektüel gelişimlerini de önemseyen bir yaklaşım bulunuyor. İçimdeki insan böyle hissediyor: Bu üniversite, insanın sadece iş gücüne yönelik değil, aynı zamanda insan hakları, toplumsal eşitlik ve bireysel özgürlük gibi değerleri de gözetiyor. Kimseyi yalnızca bir meslek dalında yetiştiren bir kurum olmamalı, kişiyi toplumsal sorumluluk taşıyan bir birey olarak yetiştirmeli.
Akademik Perspektif: İbni Haldun Üniversitesi’nin Eğitimdeki Yeri
Bunların dışında bir de akademik bir bakış açısıyla değerlendirmek gerek. İbni Haldun Üniversitesi, sadece kurucularının kim olduğuna değil, sunduğu eğitim ve akademik olanaklara odaklanmak gerekir. Üniversite, oldukça yenilikçi bir eğitim anlayışına sahip. Sosyal bilimler alanında, İbni Haldun’un izlediği yolu takip eden bir öğretim anlayışı benimsiyor. İçimdeki mühendis, biraz da bu açıdan değerlendirebilir: Bu üniversite, akademik alanda derinleşmeye çalışan, sosyal bilimlerin günümüz dünyasında nasıl daha verimli kullanılabileceğini araştıran bir kurum. Eğitim sadece eski yöntemlere bağlı kalmıyor; sürekli bir yenilik ve gelişim içinde. Bu, kurumun oldukça dinamik bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor.
Ancak içimdeki insan yine devreye giriyor ve şöyle düşünüyor: Akademik başarı, sadece teoriyi öğretmekle kalmamalı, öğrencilere pratikte de düşünme yetisi kazandırmalıdır. İbni Haldun Üniversitesi, öğrencilere gerçek dünya problemleri üzerinde çalışma fırsatı sunuyor. Ama bir insan olarak, eğitimdeki en büyük amacın, bireylerin düşünme ve empati kurma becerilerini geliştirmek olduğunu savunuyorum. Belki de en değerli kazanım, her öğrenciye kendini sorgulama fırsatı sunmak olmalıdır.
İbni Haldun Üniversitesi: Kimlik ve Gelecek Perspektifi
Peki, İbni Haldun Üniversitesi kimin? Sonuçta, hem mühendislik hem de sosyal bilimlere meraklı bir genç olarak, her iki açıdan da bakmaya çalışmak önemli. Üniversite, sadece kurucularının iş dünyasındaki kimlikleriyle değil, sunduğu eğitim modeliyle de kimlik kazandı. Fakat onun asıl kimliği, insana verdiği değer ve topluma kattığı yenilikçi fikirlerle şekilleniyor. İçimdeki mühendis, analitik bir bakışla düşündüğünde, üniversiteyi kuranların iş dünyasındaki başarıları gerçekten büyük bir fark yaratıyor. Ama içimdeki insan tarafı, bu üniversitenin yalnızca bilginin aktarılmasından öte, insanı düşünmeye, sorgulamaya ve toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmeye yönlendirdiğini hissediyor.
Sonuçta, İbni Haldun Üniversitesi bir yönüyle oldukça modern ve stratejik bir girişim; ancak diğer yandan, felsefesiyle insanları hem akademik hem de insani olarak büyütmeye çalışan bir kurum olarak karşımıza çıkıyor. Belki de üniversitenin bu iki yönünü birleştirerek geleceği daha anlamlı kılmak, hem bireyler hem de toplum için daha iyi bir denge yaratmak mümkün olacaktır.